Tuesday, July 31, 2012

YouTube Videoları Bilgisayara Kaydetmek




Ben bunun kolay bir yolunu yeni öğrendim ve buradan




































Yazıya sevimli bir şey katayım dedim :)



paylaşmak istedim.Cengiz hocanın , ingilizce derslerini tekrar izlemek

için bir yol arıyordum,öyle buldum.

Böylelikle önce bilgisayarınıza kaydetip,sonra fırsat

 bulduğunuzda izliyorsunuz.Bu işi yapan keepvid.com. 




Programı indirmenize gerek yok. Sadece gerektiği

 zaman gidip ,kullanıyorsunuz.Şöyle :




































tıklayıp,büyük görebilirsiniz.

1- O kutucuğa daha önce youtube'dan kopyalamak istediğiniz

videonun linkini yazıyorsunuz.

2-Şöyle bir kutu geliyor ;








I accept kısmını işaretleyerek kabul edip ,sonra Run'a basıyorsunuz.

3- Şimdi aşağıdaki ekran görüntüsü gelecek.








Oradan kayıt seçenekleri var,birini işaretleyip,artık videoyu

masa üstünüze indirebilirsiniz.

Sağolasın keepvid.com :) 

Saturday, July 28, 2012

"acelen varsa ne işin var datça'da?"






Ablamın hep anlattığı bi dantel hikayesi vardır, benim muhtemelen "aa bu annem bu da babam olsa gerek" modunda takıldığım, ablamın da bebeklikten çocukluğa geçtiği zamanlara dair. Halihazırda 1 ay evvelini kati surette hatırlayamayan ben, tabi ki bu hikayeyi de hatırlamıyorum ve kati surette hiçbir şeyi unutmayan ablam aralıklarla her anlattığında bi öncekini unuttuğum için yeniden şaşırıyorum. 






Eline tığ almasının mucize sayıldığı miniminicik bir bebedir kendisi, ama o tutmuş dantelden bi örtü yapmıştır! Aynı anda hem şaşkınlık hem de sevinçle karşılanan dünyaya henüz yeni gelmiş örtücük, bi göbeklerinin mutlak surette bi şamana dayandığına inandığımız babanem ve kız kardeşlerinin elinde bulur bi anda kendini! Bakmak için değil tabi ki! Mini mini elleriyle ördüğü dantelin, nazarlara gelmesin diye, dualarla o dönem her evde bulunan demir bir soba küreği içinde yakılıp, evin dört bi köşesinde dumanının gezdirilmesini doğal olarak anlamayan, şaşkın bakışlarla izler mini mini ablam! 






E tabi ki o sıra kendine "acaba suç mu işledim de yakıyorlar?" sorusunu soran bu kadar körpe bi zihin "hadi getirin tığımla ipimi, yenisine başlıyorum!" dememiştir! Eli biraz ürkmüş ama içindeki tığ ve dikiş iğnesi aşkı körelmeyip galip gelmiş ve bu aşk elişi seven çocuk yazımdan hatırlanabileceği üzere abla tarafından kardeşe de bulaştırılmıştır.






Bu sebeptendir ki ablam her türlü elişini canı istemiyorsa reddedebilir ama bu acaip anısına rağmen içinde dikiş iğnesi ve tığ olan bir işi kolay kolay reddedemez!






  






Yıllık iznin bi haftasını akçapakçasında geçirecek olan bu blogçu "fırsat bu fırsat yeni yeni neler yapsam ki?" diye kıvranırken, balkonun perdesi açık kaldıkça salonun karşı apartmanın balkonundakilerce boydan boya görülmesinden hazzetmeyen blogçunun aplası bi fikir ortaya atar: "buraya sineklik alalım!"  Aplasının tığ ve dikiş iğnesi zaafını bilen ve aralıklarla aplanın bu zaafını kullanan blogçunun aradığı fikir ayağına gelmiştir; "hadi buraya datça oyalarından biz sineklik yapalım!" Sene boyunca deli yoğun temposu nedeniyle hacamat olmuş apla tabi ki kabul eder tığla oynayıp rahatlama fırsatını!













İlham kaynağı aslında datça'nın sokaklarında datçalı kadınların yapıp, fotodaki gibi segilere asıp sattığı datça oyasıdır ve aklında o oyayı yapma isteğinin olduğundan ablası sineklikten bahsedene kadar blogçunun da haberi yoktur!













Önce annenin senelerdir "yapıcam" diye diye sakladığı kırkyama kumaşlarından kumaşlar seçilir ve yaklaşık 3.5x3.5 boyutlarında kare kumaşlar kesilir. Annenin el işlerinde kullandığı boncukları da hemen ortaya serilir! Yoğun ısrar ve yalvarışlarla anne de çeteye dahil edilir, balkonda akçapakçanın tatlı esintisinde çaylar yudumlanarak başlanır! Tabi süper aklına güvenen blogçu elindeki mevcut örneğe bakmadan başlayıp çetenin diğer üyelerini de yanlış yönlendirdiği için yaklaşık 150 kadar oya yanlış yapılır ama farkedilince "arada kaybolur yaa" denilerek doğru hali yapılmaya devam edilir!






İşte doğrusu budur:













  






Hazırladıkları oyaların sayısı yaklaşık 450'ye ulaşan çete "vakit bu vakittir vre bacılar, davranın tığlarınıza!" der ve oyaları ipe dizmeye geçerler! Blogçunun oyalara güveni o kadar tamdır ki, her elişinde aklında olan "ben bi canavar mı yaratıyorum?" kaygısı yoktur bile! Ama bu blogçu ve ablasının her biten salkımı perdeye iğneleyip, evdekileri ve eve misafirliğe gelen ahaliyi "nasıl oldu?" sorularına boğmasına tabiki engel değildir!













Oya salkımları artık birlik olmaya başladığında evden sevinç kikirdemeleri ve de fotoğraf makiası kliklemeleri yükselir!













 






İlk başta salkımların neyle asılacağına kafa yorulur, hatta bi ahşap babaya zımparalatılıp boyatılır ama tam "darbeli matkabı da nerden bulucaz şimdi?" soruları sorulurken blogçunun aplası ve annesi tarafından beyin fırtınası yapılarak, blogçunun babasının balık odasındaki storun plastiğinin aşırılıp kullanılmasına karar verilir. Darbeli matkap aramaktan kurtulan, odasındaki perdeyi de hiç umursamayan blogçunun babası yapılan işi beğenmiş olmasının da katkısıyla hemencecik takar mekanizmayı kapının üstüne!













Tabi bu arada salkımların üretim işi de tüm hızıyla devam etmektedir. kızlarının pürtelaş ellerinde tığlarla, dikiş iğneleriyle işlediklerini gören anne "benim kızlarım bulgurluya gelin gitcekler, benim kızlarım bulgurluya gelin gitcekler" diye diye kikirdeyerek dolaşır ve elleri oyadan başka iş tutamayan kızlarını besler! Ve sonunda 750 civarı oyayla tamamlanan datça oyalı sineklik biter! Kızçeler erer muradına, anneyle baba çıkar kerevetine...













dipte itiraf: hani o "arada kaybolur yaa" denilerek yapılan yanlış oyalar vardı ya, heh salkımlar bitti onlar bitmedi iyi mi! :))











dipte püf: biz evdeki artık kumaşları kullandık ama annemin tespiti üzerine kesilince saçaklanmaması ve daha edepli durması için jarse kumaş kullanmak gerekliymiş!











dipte hayal: böle koocoaaa balkonlu bi evim olsun, balkonumun koca bi kenarı böle datça oyalarıyla dolu olsun, rüzgar essin, salkımlar sallansın, rengahenk oyaların arasından güneş süzülsün, dünyalar benim olsun!











dipte başlıktan not: zamanın mümkünse hiç akmak istemediği yerlerden biri bence datça, acelesi olmayan insanlarla acelesi olmayan bi mevsimin beldesi. öyle ki güneş yılın 330 günü kalıp, gitmek için hiç acele etmiyor. hatta süs diye satılan taşlarının üzerinde yazıyor "acelen varsa ne işin var datça'da?" diye. 

Fırında Mantı Tarifi



Malzemeler 12 adet baklavalık yufka 250 gram kıyma 1 adet soğan Yarım demet maydanoz 1 adet yumurtanın akı 1’er tatlı kaşığı karabiber ve tuz Sos için: 500 gram yoğurt 2 diş sarmısak Üzeri için: 2 çorba kaşığı tereyağı 1 çay kaşığı pulbiber Yeteri kadar nane Yapılışı HARÇ için kıyma, rendelenmifl soğan, kıyılmış maydanoz, yumurta akı, tuz ve karabiberi iyice karıştırıp, kenara alın. İki adet yufkayı üst üste koyup, kenarını 2 cm katlayın ve harçtan 2 çorba kaşığı yerleştirin. Yufkayı rulo şeklinde sarıp, küçük küpler halinde kesin. Kalan yufkaları da aynı şekilde hazırlayın. Mantıları yağlanmış fırın tepsisine dizin. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında pembeleşene dek pişirip, servis tabağı alın. Üzerine sarmısaklı yoğurdu dökün. Tereyağında yakılmış pulbiber gezdirip, nane serpiştirin ve servis yapın. Alıntıdır.

Friday, July 27, 2012

nisan havlusu ve bohca ornekleri

nisan havlusu ve bohca ornekleri










nisan havlusu ve bohca ornekleri ile alakali benzer icerik

aklamal havlu kenar yapl

SELANİK ÖRGÜSÜ Selanik Örgü Video 1 Video Örme Tarifi 1 ÖRÜMCEK TEKNİĞİ Örgü Teknigi




aklamal igne oyal havlu kenar

KAPRİS ÇARŞAF KENAR DANTELİ Farklı bir model. Bu modeli Kozaklı’da tuhafiyeci bir bayanda gördüm daha




aciklamali havlu ken

Elle Italia March 2012 Model:  Valentina Zelyaeva Photographer:  Matt Jones Stylist:  Sofia Odero Hair:




aciklamali gelin havlu modelleri

Modeller netten alıntıdır.




40 ine oyas havlu

YATAK ODASI DANTELİ YELPAZE Üçüncü sırada hem tepelere hem deliklere 40 trabzan doldurulur bundan




3 para havlu kenarlar

Malzemeler: Sentetik kumaş, tül, boncuk, mum, iğne, iplik Yapılışı: 3 farklı boyda daire kumaş




3 kelebekli havlu kenar

netten




22011 havlu kenarlari

Mutlu haftasonları diliyorum şimdiden : ) Bugün kuzine maceralarımızın bir diğeri olan “Peynirli” ile




210 nun havlu modelleri

Dantel örnekleri ‘ni büyütmek için resmin üzerine tıklayınız çak narin bir masa örtüsü dantel







Popular Articles:
  • bohca icin havlu ornek
  • nişan bohça örnekleri
  • oymalı bohça örnekleri

Tuesday, July 24, 2012

Bebek kurabiyeleri Royal icing çalışmaları



















İsmet Baran bebek için çalıştığım bu kurabiyeleri  hayranlıkla takip ettiğim My little bakery  den esinlenerek yaptım. Dantel çalışmaları her ne kadar yorucu ve dikkat gerektirsede benim favori  royal icing çalışmalarından.   Umarım başarılı olmuşumdur.

Ahmet Ümit - Sultanı Öldürmek





   Şimdiye kadar hiç okumadığım yazarlardan biriydi Ahmet Ümit. Ama geçen hafta içinde nihayet onun çalışmalarıyla tanışmış oldum. Ahmet Ümit'in son kitabı benim okuduğum ilk kitabı oldu... ;) "Sultanı Öldürmek" tarihle ilgili olduğundan hoşuma gitti. Fatih ve o dönemin tarihiyle ilgili bir sürü yeni şey öğrenmiş veya merak etmeye başlamışım. Hatta kitaplığımızdan bazı tarih kitaplarını çıkarmama sebep oldu... Polisiye tarafı biraz geride kalmış gibi romanda, adamın düşünceleri de bazen fazla sıktı. Yani heyecan ve hareket arayanlar için sıkıcı olabilecek bir kitaptır. Ama yazarın tarzını sevdiğim için kalan bütün kitaplarını okumayı düşünüyorum.

Friday, July 20, 2012

Ramazan Ayına Girmeden Önce






Herkese selamlarrr:)






Ramazan ayına girmemize sadece bir gün kaldı.Şimdiden herkesin ramazanı hayırlara vesile olsun.






Bundan önceki sene de yaz gününün sıcak zamanlarına denk gelmişti oruç ayı.






Bu sıcaklarda nasıl oruç tutcağız,insan dayanabilirmi diye ,diye ramazan gelmişti ve okadar güzel geçmişti ki 






30 gün nasıl geldi geçti anlayamamıştık.






Bu sene yine aylar öncesinden nefsimiz gözümüzü korkutmaya çalıştı ama:) Allahın rahmeti okadar büyük ki,






İzmirde; bir hafta  önce dışarıya çıkmak bile imkansızken ,ramazana gireceğiz diye havalar okadar güzel oldu ki her yer üfür üfür okadar serin ki anlatamam:)






Hatta bazen  gecenin ilerleyen saatlerinde serinlikten bazen üşüyebiliyoruz:))






Allah kulundan hiçbir zaman yapamayacağı kadar  zor olan bir şey istemiyor gerçekten .Bunu en çok oruçta farkediyor insan.






Rabbim layıkıyla değerlendirebilmeyi nasip etsin inşallah.






Ramazanda oruçlu oruçlu çalışanların yardımcısı olsun.













İnsan bazen kafa dinlemek ister ,






sadece yeşillikler arasında,mis gibi çiçeklerin koktuğu ve kelebeklerin uçuştuğu  bir yer arar.






Doğaya bir şeyler fısıldamak ister içten içe:))






İşte doğayla içe içe olmamı sağlayan büyük bahçamızdan kareler:))













Akşamın o büyülü anlarında ,semaverde tüten çayımızı yudumlayıp, muhabbeti de demlediğimiz






incir ağacının altı :))













 Çiçekler,çiçekler çiçeklerrrr :))













Ve insan bazen tatlı bir şeyler atıştırmak ister:)






Bünye o anlarda karmaşık duygular içerisindedir.






Bunu atlatmak için neden hemen tatlı bir şeyler yemeye  koşulur ki? :))






O tatlıyı bitirdikten  sonra duygular yerine oturmuş mudur ? :)






 Ve o tatlıyı bitirdikten sonra yeni tatlılara koşamamak için kim garanti verebilirr :)













Birazda kombin paylaşmak gerek değilmi?






İşte aynı etekle iki farklı kombin örneği.






Her zaman rahatlığa önem verdiğim için, maxi etek  ve gömlek  ideal benim için.






Ve gömlekler dökümlü durduğu için, çok rahat oluyor  yaz günlerinde.






Ben etekle kombin edilecek,  şal yada başörtüsünde aynı renklerin kullanılmasını sevmiyorum.Hoşuma gitmiyor etek aynı renk






şal aynı renk. Uyum olmalı tabi ki ama farklı renklerin bir arada kombin edilmesi daha hoş duruyor bence:)


















Herkese sağlık,huzur,mutluluk dileyerek ,






Çekirdek kaçar diyorumm:) 











BOĞAZ TURU











Hayırlı Günler Sevgili İzleyenlerim...






Hayırlı ramazanlar...






Bugün gece ilk sahurumuzu yapacağız inşallah...Rabbim elemsiz,kedersiz,sağlıkla ,huzurla dolu bir ramazan geçirmemizi nasip etsin cümlemize .... 






Hey gidi Haydarpaşa hey...İstanbul denilince ilk akla gelen yapı...Haydarpaşa Garı, 1908'de İstanbul - Bağdat Demiryolu hattının başlangıç istasyonu olarak inşa edilen tren garıdır. GarTCDD'nin ana istasyonudur. İstanbul'un Anadolu yakasında,Kadıköy'de bulunur. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde Bağdat Demiryolu yanındaİstanbul-Şam-Medine (Hicaz Demiryolu) seferleri de yapılmaya başlanmıştır.(Alıntıdır)













 Kadıköyden başlayarak Boğaz turu yaptık 1,5 saat sürdü...













 Çok güzeldi,hayranlıkla izledik etrafı...Ben fotoğraf çekmekten bakmaya fırsat bulamadım,bol bol çektim içim açıldı....Deniz ve boğaz alıp gidiyor insanın stresini...













 Kızkulesi...






 İstanbul Boğazı'nınMarmara Denizi'ne yakın kısmında, Salacak açıklarında yer alan küçük adacık üzerinde inşa edilmiş yapıdır.Üsküdar'ın sembolü haline gelen kule, Üsküdar’da Bizans devrinden kalan tek eserdir. M.Ö. 24 yıllarına kadar uzanan tarihi bir geçmişe sahip olan kule, Karadeniz’in Marmara ile birleştiği yerde küçük bir ada üzerinde kurulmuştur.(Alıntıdır)













Kadıköy iskelesi ve yolcular...













Köprünün altından geçiyoruz...






Ve dönüşe kadar çektiğim diğer fotolar...






































































































Daha birçok foto ve video çektim ancak çok fazla olacağını düşünerek sonlandırıyorum...






Hepinize hayırlı ramazanlar,hayırlı sahurlar arkadaşlar....